Kutlu Hayatlar

   
     

       Köyün ekmeği ,tavuğu, çeşmesi, okulu ,kahvesi ,çiçekleri, çocukları hep ayrı gülümsetir içimizi. Nedir ne değildir bilmem bilmezdim de önceleri. Yürekten seslenirdi Ceyhun Atuf Kansu köy çocuklarını yeşertirken içimizde, anlatırken onları bizlere. Ondan mıdır ki köye hasretimiz yahut hiç tatmayışımız mı bizi heyecanlandıran, meraklandıran?

      Çocukluğunu köyde yaşamış olanları gözümde hep büyütür ve yüceltir çokça da imrenirdim çocukluklarına . Kendi çocukluğum köyde geçmemesine rağmen sokaktan eve girmeyen çocuklardık biz. Doksanların en çocukluğunu yaşayan çocukları belki de. Bizim de bir köyümüz vardı epey uzakta anlatılırdı, bilirdik orası memleketti. Kokusunu çekmiyorduk belki sarı çiçeklerinin, belki addol yememiştik hiç, kımi evelik kızılcık çigelek toplamamış hiç kaz otarmamıştık. Ama memleketti işte bizim memleketimiz elbette bir gün görecektik.


Ardahan Güzçimeni (Kirman)  Köyü 


    Ata diyarı dedelerimizin bahçesiydi burası. Dedelerimizin at koştuğu, ninelerimizin sevdaya düştüğü bir bahçe. Nicedir görmeyi arzuladığım, hikayelerini dinleyerek büyüdüğüm dedelerimin izlerine dokundum birer birer. Hayat hane önünde misafirlerin karşılandığı alana deniyor. Günün en çok geçirildiği yermiş ' hayat ' orada göğsümü verdim rüzgara. Napuzarda kınalı taş bulup yanına ilişiverdim. Oradan uçsuz bucaksız Ardahan ovasını seyrettim. Çam ağaçlarının kokusunu hissettim sonra köy çiçekleri topladım. Danaların peşine koşup topraktan addol 'yer elması' çıkardım. Köy çeşmesinden su içip kaz otaran teyzemi seyre daldım. Anadolu insanı yüreklidir, güçlü, dayanıklıdır. Gücünü toprakta, dağdan, taştan alır.  Bu diyardaki anaların hepsi Cengiz Aytmatov'un toprak anasıdır. Süleyman diliyle konuşurlar hayvanlarla toprakla gökyüzüyle.


    Köy sabahlarına uyandığın her gün, beyhudeymiş gece gökyüzündeki yıldızları izlemeden geçirilen hayat beyhude yaşanmış meğerse koyuna kuzuya sarılmadan dağ tepe tırmanmadan geçirilen çocukluk diye düşünüyor insanoğlu.

Mustafa Kutlu özü ve sözüyle bir köy özlemini ve bir de cennetin tahayyülü Yadigar'ın bahçesini anlatmıştı bizlere Beyhude Ömrüm adlı kitabında. Köyü ve köylüyü, içimizdeki göç olgusunu, emeği ve emeğin verdiği lezzeti en güzel anlatan kitaplardan biridir kendi nazarımda. İçimdeki köy hasretine bağa bahçeye sevdalı bir adam eşlik etti. Yadigar. Taşla örtülü kıraç topraklarda bahçe hayali kuran bir adam Yadigar. Şehir şehir ilçe ilçe gezip en güzel meyve ağaçlarının fidesini toplayan, kıraç topraklarda nar yetiştirmeyi hayal eden bir adam. 


'Nar ağacı, nar ki ne nar. Olmaz mı, yetişmez mi bu tepeleri boz, diken çalı çırpı dolu yerde? Bir bahçe kurayım hele bir kurayım o bahçeyi.'


"İnsanoğlu dünyaya niçin gelir? Herhalde bir bahçe kurmaya gelir.. Dünya dediğimiz de bir gurbet değil mi?"

Yadigar dünyaya bir bahçe kurmaya geldi. Yadigar'ın bahçesine de inanmayanlar oldu yapamazsın diyenler. Yalnız ömrü boyunca bir hayalin peşi sıra gitmenin emeğini bahçesi verdi Yadigar'a. Kendi memleketimize adımımı attığım şu günlerde kitabı düşleyerek içimdeki göç olgusundan köyü bulup çıkarıyorum. Biz göçenler olarak bir memleket hasreti ile büyüyoruz. Ata toprağının hikayeleri ile yoğrulup oraya aitmiş gibi hissediyoruz. Lakin bu topraklara ait olmak için Anadolu'nun kıracına, soğuğuna, zor koşullarına ve bunlara rağmen yine güler yüzüne sahip olmanın gerekliliğini de görmüş oluyorum. Kitapta bir bölümde şehrin gürültüsünden ve ailesinden bunalmış göç etmiş bir beyefendinin köye geri dönmesi ve orada tek başına bir ev inşa etmesinden bahsedilir. Şehir hayatı bizi pek çok şeyden alıkoysa da aslında kendisine hapsetmiştir. Ne onsuz yapabiliriz ne de onunla. Bu nedenle kır hayatında bahçe kurmak zor gelir. Mustafa Kutlu kitabın bu bölümünde konuşarak şöyle der. 

''Muhterem Bey'in köye dönme baba ocağını görme kır hayatı yaşama hevesi ile buralara geldiği bizimle bir yaz serüveni yaşadığı doğrudur.''  

Bir yaz serüveni,  aslında göçen insanımızın yaşadığı tam manası ile budur. Bahçe kurmaya benzemez bu asla. Çünkü Muhterem Bey'in söylediği gibi düşüncelere dalar pek çoğumuz.

 ''Herkes muhitine yakışır, benimki bir çılgınlıktı'' 

     Gurbeti içinde yaşayanlar ancak sever kutlu hayatları. Kitabı okurken Muhterem mi yoksa Yadigar mısınız düşünün. Ancak kutlu bir bahçeye gömülenler bilebilir karın tadını, rüzgarın nefesini, toprağın cengini sevgili okur..





           
* Beyhude Ömrüm - Mustafa KUTLU



Yorumlar

Popüler Yayınlar